Her Varikosel Tedavi Edilmeli Mi?

Varikosel hastalığı ile günlük üroloji pratiğinde oldukça sık karşılaşmaktayız. Varikosel gerek testislerin etrafındaki ısıyı artırarak gerekse de tam olarak drene olmayan kirli kandaki toksinlerden dolayı sperm sayısını, hareketlerinivarikosel tedavisi, varikosel belirtileri, varikosel tedavi edilmeli mi ve morfololojisini etkileyebilmektedir. Peki her varikosel tedavi edilmeli midir? Elbette hayır. Genel olarak varikosel varlığında spermiyogram değerlerinde bozulma varsa ve çocuk sahibi olmayı düşünüyorsa hasta, bu durumda operasyon yani varikoselektomi yapmak gereklidir. Varikoseli bulunan hastada sperm değerleri normal bulunuyorsa varikosel ameliyatı gereksizdir. Ayrıca, sadece kasık ağrısı nedeni ile başvuran erkeklerde ağrının kaynağı dikkatli bir şekilde araştırılır ve ameliyattan uzak durulur. Spermiyogram için tavsiyemiz ise güvenilir bir merkezde iki farklı zamanda yapılan sperm testidir. En sık karşılaştığımız sorun ise spermiyogramın güvenilir olmayan bir merkezde yada laboratuarda yapılmasıdır. Unutulmamalıdır ki, spermiyogram testi yapmak idrar analizi yapmak gibi değildir. Varikosel ameliyatının oldukça dikkatli bir biçimde ve optik loop büyüteç veya mikroskopik yöntem ile yapılması gereklidir

Yeme Bozuklukları ve Tedavi Yöntemleri

Anoreksiya nervoza, bulimia ve aşırı yeme arzusu en çok gelişme çağındaki genç kızlarda ve duygusal sorunları olan genç kadınlarda görülür. Sorunun üstesinden gelinebilmesi için profesyonel yardım almak şart olabilir. Ancak, yeme bozukluklarının nedenini anlamak ve aşağıda verilen ipuçlarını takip etmek hastalığın ilerlemesini engelleyebilir ve tıbbi tedaviye destek sağlayabilir.yeme bozukluğu, yeme bozukluğu tedavisi, yeme bozukluğu nasıl tedavi edilir

Yeme bozukluğunun çeşitli türleri vardır; ancak hepsinde yiyeceklerle kişi arasında anormal bir ilişki göze çarpar. Çoğu kez gelişme çağında başlayan anoreksiya nevrozada kişi -genellikle kadın- kendisini genellikle yanlış bir kanıya kapılarak fazla kilolu bulduğu için yemek yemeyi reddeder. Daha çok 15 ve 30 yaşlan arasında görülen bulimiada kişi bazen yemek yedikten sonra kendini kusturur. Aşırı yeme arzusu ise her yaşta görülebilir.

Yeme bozukluğu kişinin kendisi ve aile fertleri için çoğu zaman büyük bir stres yaratır. Yemek, açlığın yanı sıra, bilinçaltındaki duygusal ihtiyaç ve arzuları da tatmin ettiğinden, yeme bozukluğu stres, anksiyete veya depresyona neden olan karşılanmamış ihtiyaçlarla başa çıkma çabasını temsil eder. Yeme bozukluğu bulunan kişiler genellikle ya gergin kişilerdir, kendilerine güvenleri yoktur ve dış dünyayla ilişkileri zayıftır.

Anoreksiya ve bulimia hastalarının bazılarında duygusal sorunların tetiklediği aşın bir kilo alma korkusu bulunur. Yeme bozukluğu olan biri ya çok az yer ve kendini kusturur ya da acı veren duygulardan uzaklaşmak, ona korkunç, karmakarışık veya tehlikeli gözüken yaşamdan kaçmak veya belki de kötü düşünceleri aklından silmek için aşın yer. Anoreksiya hastalarının bazılarında besin eksikliği görülür ve bu onların iştahını daha da azaltır.

Bunu biliyor muydunuz?

Obez olan bir kişide yeme bozukluğu bulunması şart değildir, fakat giderek artan obezite veya kaybedilen kiloları geri alma eğilimi yeme düşkünlüğüne ya da diğer aşırı yeme bozukluklarına delalettir.

Belirtiler

Anoreksiya nervoza: Bu hastalığın belirtileri yeterince yemek yememek, yiyecek çeşitliliğini sınırlamak, ciddi ve hatta yaşamı tehdit eden derecede kilo kaybetmek, huzursuzluk, yorgunluk, güçsüzlük ve saç dökülmesidir. Anoreksiya hasta-lanndan bazılan aşın derecede ve takıntı halinde egzersiz yaparak kilo kaybını daha da artınr.

Bulimia: Bulimianın temel belirtisi aşın yemek yedikten sonra kendini kustumıak veya nıüshil kullanarak yenilenlerin sindirimini ve emilmesini önlemektir. Bu hastalann kilosu normal olabilir.

Devamlı kusma olayı yorgunluğa, dişlerin çürümesine, devamlı bir boğaz ve karın ağrısına, şişkinliğe, sindirim rahatsızlıklarına ve çeşitli metabolizma bozukluklarına neden olur. Aşın müshil almak ise bağırsak kaslarının işlevini bozar ve kronik kabızlık yapar. Ayrıca, sıvı, elektrolit ve besin eksikliğine de yol açabilir.

Aşırı yeme arzusu: Bu hastalığa sahip kişiler genellikle şişman olur ve aç olmadıkları zaman bile bir şeyler yeme arzusu hissederler. Yeme düşkünlüğü, tek bir oturuşta ve genellikle çok kısa bir süre içerisinde muazzam miktarda yemek yemeyi içermektedir. Hasta, yemek yerken kontrolü tamamen kaybeder, hızla yer ancak doyduğunu hissetmez. Yeme düşkünlüğü bulunan bazı kişiler ne yiyeceğini ve neler satın alması gerektiğini planlama işine saatlerini verirler. Ancak, aynı zamanda bu düşkünlüklerinden utanır ve çoğu zaman gizli gizli yerler.

Tedavi

Stres yönetimi: Birçok yeme bozukluğunda stres ve anksiyete büyük bir rol oynadığından, bunlarla başa çıkmanın yollannı bulmak son derece fayda sağlayacaktır. Dummunuzu açıkça anlatabileceğiniz birinden duygusal destek almaya ihtiyacınız vardır. Bazı hastalar günlük tutmak, resim veya heykel yapmak gibi yaratıcı fâaliyetlerin söze döke-medikleri duygulan açığa vurmaya yardımcı olduğunu düşünürler. Aşın yemek yiyorsanız, yeme arzusu bastırdığında, yapabileceğiniz ilginç ve eğlenceli şeylerin bir listesini hazırlayın. Örneğin, ferahlaticı, hoş kokulu bir banyo yapmak, yürüyüşe çıkmak veya bir arkadaşınıza ziyarete gitmek iyi gelebilir.

Çiçek özleri: Kendinize ve bedeninize dair hissettiğiniz olumsuz duygulardan kurtulmak için duygulannızla en çok örtüşen bir veya birden çok bitki özü seçin. Bunlardan içme suyunuza dörder damla damlaün ve günde dört kere, aç karnına için. Aşağıdaki çiçek özleri bilhassa uygun olabilir:

  • Yaban Elması:fiziksel görünümünüzü beğenmiyorsanız.
  • Kaya Suyu:kendinizi çok zorluyorsanız; örneğin, yemek yemeyi reddediyorsanız.

Beslenme: Aşın yeme arzusu duyan kişiler genellikle bol şekerli ve nişastalı yiyecekleri tercih ettiklerinden kan şekeri seviyeleri çok çabuk yükselir. Pankreas buna fazla insülin salgılayarak karşılık verince kan şekeri çok düşer ve daha fazla şekerli veya rafine karbonhidratlı yiyeceklere karşı aşın bir istek oluşur. Bu tür yiyecek tüketiminizi kısıtlamaya çalışın ve aşağıdaki tavsiyeleri uygulayın:

  • Daha fazla lifli besinler tüketin.
  • Günde iki veya üç öğün bol yemek yerine sık aralıklarla az yiyerek kan şekerinizi belirli bir seviyede tutmaya çalışın.
  • Krom bakımından zengin yiyecekler yiyin. Krom kan şekeri seviyesini düzenler.
  • Alkol ve kafeinli içecekler enerjinizi azaltır ve daha fazla yemek yeme isteği uyandırır. Bunları azaltın.
  • Aşırı yeme arzusu uyandıran ve kilonuzdaki değişikliklere neden olan bir besin hassasiyetiniz varsa bunu bulmaya çalışın. Suçlu besini bulmak için yiyecekleri teker teker beslenmenizden çıkararak deneme yapabilirsiniz. Ancak, özellikle çok zayıf olmanız halinde bunu profesyonel birinin yardımıyla yapın.

Vitamin ve mineraller: İştah, hipotalamusda bulunan nörotransmiterler tarafından denetlenir. Bu doğal maddelerin etkinliği ise anksiyete, depresyon ve B vitamini ile çinko eksikliklerinden etkilenen kandaki şeker, yağ asideri ve hormon seviyelerinin etkisi altındadır. Nörotransmiterlerinizin dengesini korumak için aşağıda sayılan besinler bakımından zengin olan yiyecekleri tercih edin (veya bunlan vitamin ve mineral takviyesi alarak sağlayın):

  • B vitamini kompleksi (yağsız et, süt, tam tahıllar, taze sebzeler)
  • Çinko (yağsız et, kümes hayvanlan, kabuklu deniz ürünleri, yumurta sansı, sert kabuklu yemişler, çekirdekler, tam tahıllar, sert peynirler, kök sebzeler)
  • Kalsiyum (süt, peynir, sert kabuklu yemişler, çekirdekler, yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller)
  • Magnezyum (kabuklu deniz ürünleri, sert kabuklu yemişler, tam tahıllar, çekirdekler, yeşil yapraklı sebzeler)
  • Manganez (çay, sert kabuklu yemişler, çekirdekler, tam tahıllar, yeşil yapraklı organik sebzeler, ananas, kuru üzüm, yaban mersini)
  • Potasyum (meyve ve sebzeler)
  • Selenyum (balık, tam tahıllar, organik meyve ve sebzeler)

Yoga: Düzenli olarak yoga yapmak gerginliği ve depresyonu azaltır ve duygusal ihtiyaçlarınızı yemek yeme dışında başka bir uğraşla karşılamanızda size yardımcı olur. Yoga şu şekilde fayda sağlar:

  • Kendinizi kontrol etmenizi sağlayarak arzularınızı anında veya sağlıksız bir şekilde tatmin etme isteğinize hâkim olmanızı sağlar.
  • Gevşemenize yardımcı olur.
  • Yaşamınıza hâkim olduğunuz hissi uyandırarak anormal yemek yeme ihtiyacına alternatif oluşturur.

Duygu eğitimi: Bu teknik, olumlu düşünmeyi ve etrafinızda yiyecekler olduğunda derhal yemeğe başlama arzusunu kontrol etmeyi öğretir ve böylece kendinizi suçlu hissetmemenizi sağlar. Bir yiyeceğe karşı aşın arzu duyduğunuzda kendi kendinize şöyle deyin: “Yiyeceğim, ama niye acele edeyim? Yavaşla, rahatla; bu yiyecekten keyif al.” Sonra beş kez derin nefes alın ve yavaş yavaş, her lokmanın tadını çıkararak yemeye başlayın.

Diğer tedavi yöntemleri: Doktorunuzdan sizi, yeme bozuklukları konusunda uzman olan bir psikiyatr veya psikoterapiste yönlendirmesini isteyin. Bir diyetisyen bu sorunla mücadele etmek için nasıl yemeniz gerektiğini ve dengeli bir beslenmenin yollarını öğretir.

Ne Zaman Tıbbi Yardım Gerekir?

  • Dört haftadan uzun bir süredir yeme düzeniniz olağanın dışında seyrediyorsa.
  • Olağanüstü derecede şişmanlıyor veya zayıflıyorsanız.
  • Gereksiz yere müshil, idrar söktürücü veya kusturucu ilaçlar kullanıyorsanız.

Acil Durum

  • Bulimia olur veya hiç yemek yememeye başlarsanız.

Miyom Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Miyon iyi huylu davranan bir rahim tümörüdür. Kas ve lif dokularının anormal bir şekilde bir araya toplanıp rahim duvarında yavaş yavaş büyümesiyle oluşur. Rahimde tek bir veya birkaç miyom bulunabilir. Büyükçe olmayan miyomlar genellikle herhangi bir belirti göstermez ve sağlık açısından fazla ciddi bir risk oluşturmaz.miyom nedir, miyom belirtileri, miyom tedavisi nasıl yapılır

Batı ülkelerinde dört kadından birinde miyom bulunur. Miyomlara en çok 35 yaşın üstünde olan çocuksuz kadınlarda ve menopoz öncesi rastlanır. Miyomun nedenleri bilinmemektedir: ancak östrojen hormonuna karşı vücudun gösterdiği olağandışı tepkiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Östrojen hormonu miyomlann büyümesini teşvik ettiği için, östrojen seviyelerinin yükseldiği hamilelik sürecinde miyomlar daha büyük bir sorun yaratabilir. Ostrojeni yağ hücreleri üretir ve muhtemelen bu nedenle aşırı kilolu kadınlarda miyom daha çok görülür. Östrojen ile miyom arasındaki ilişkinin diğer bir işareti de, menopoz döneminde hormon tedavisi (HT) uygulanmayan kadınlarda östrojenin azalmasıyla birlikte miyomlann küçülüp yok olmasıdır. Miyomlann ameliyada alınması, ancak ciddi semptomlar karşısında ve diğer tedavi yöntemlerinin işe yaramaması halinde gerekli olur.

Korunma

Kilonuzu tavsiye edilen sınırlar içinde tutun. Doymuş yağlar ve hayvansal amino asitler içeren yiyeceklerden daha az tüketin. Bunların yerine, bitkisel protein ve lif içeren yiyecekleri tercih edin. Böyle bir beslenme biçimi östrojen seviyesini düşürerek miyom oluşumunu zorlaştırabilir.

Miyomunuz var mı?

Miyomlar ancak fiziksel muayene ile anlaşılır ve bir sorun yaratmadığı sürece herhangi bir tedavi gerektirmez.

Miyom büyürse rahmin duvarını aşındırır ve âdet döneminin uzamasına, aşırı kan kaybına ya da ara kanamalara neden olur. Aylar boyunca aşırı kan kaybetmek kansızlığa neden olur ve bu da kendinizi yorgun hissetmenize ve nefes darlığına yol açar.

Miyomun diğer belirtileri arasında şunlar sayılabilir

Şiddetli karın ağrısı, âdet döneminde belde ve kasıklarda sızlama ya da rahatsızlık veren bir basınç.

Kabızlık ya da normalden daha sık idrara çıkmak (miyom bağırsaklar ya da idrar torbası üzerine basınç yapabilir).

Âdet kanamasının çok az olması (rahim çıkışındaki büyük bir miyom kanın akışını engelleyebilir)

Cinsel ilişki sırasında ağrı.

Tedavi (Doğal Yöntemler & Bitkisel Çözümler)

Aromaterapi

Karın bölgesine uygulanacak yumuşak bir masaj ağrı ve gerginliği dindirebilir. Masaj için kullanacağınız yağ karışımını, bir çorba kaşığı tadı badem yağı veya soğuk baskı bir bitkisel yağın içine dörder damla adaçayı ve lavanta yağı ile iki damla gerçek melisa ya da İsparta gülü yağı ekleyerek hazırlayın.

Karın veya bel ağnsmı gidermek için, bir tas sıcak suya dörder damla adaçayı ve mercanköşk yağı ile üç damla rumi papatya yağı katın. Bununla ağnlı bölgeye ılık kompres yapın. Hamileliğin ilk 20 haftasında adaçayı kullanmayın.

Egzersiz: Miyom âdet sırasında sancı veya çok kanamaya neden olursa fâzla hareket etmek istemeyebilirsiniz. Ancak, ayın diğer günlerinde yapacağınız egzersiz rahimde dolaşımı hareketlendireceğinden miyomun ağrı yapmasını önleyebilir.

Bitkisel ilaçlar:

Miyomunuz âdet döneminde çok kan kaybına neden olursa, kasık otu, beth root (Trillium erectum), hayıt meyvesi ve ahududu yapraklarından hazırlayacağınız çaydan veya bu karışımın tentüründen 15 damla damlattığınız sudan günde iki kez için. Bunun yanı sıra, çorba, güveç ve salatalara bol C vitamini ve demir içeren ısırgan otu katabilir ya da günde iki bardak ısırgan çayı içebilirsiniz.

Ağrılı ve pıhtı halinde kan gelen ağır âdet kanamaları olursa, yanda resmini gördüğünüz bitkilerle hazırlayacağınız çaydan veya bu karışımın tentüründen 15 damla damlattığınız sudan günde iki kez için.

Ne Zaman Tıbbi Yardım Gerekir?

Aşırı derecede yorgunluk veya halsizlik hissederseniz.

Âdetleriniz düzensiz ya da sorunlu ise.

Jinekolojik muayeneden geçme zamanınız gelmişse miyomun habis olmadığından emin olmak için.

Acil Durum

Daha önce yaşamadığınız şiddette bir ağrı olursa.